Şimdi yazacağım yazı öncesinde küçük bir hatırlatma ve açıklama yapma
gereği hissediyorum. Elbette isteyen istediği gibi giyinir. Nitekim
yaşadığımız toplumda zevkler ve tercihler noktasında birbirimize saygı
duymayı da öğrenmemiz gerekiyor. Lakin benim az sonra anlatacağım şey
kendini “stil zengini, moda ikonu, moda otoritesi, moda ilahi(!)” vb.
olarak lanse ederek yapılabilecek en büyük hatayı bir kere bu
“tanımlama/unvan”ları kullanarak kendilerine mal edenlere olacak.
Kişi kendi vücudu tanımalı, sevmeli, kusurları varsa bunları
perdeleyerek kendine yakışanı bulmalı, kişiliğini kıyafetlerine
yansıtmalıdır. Bu noktada sanıyorum çoğumuz aynı fikirdeyiz. Sorunsa şu;
yukarıda bahsettiğim tanımlamalarla kendini “moda ilahı” (!) olarak
tabir eden çevremizde ve medyada gördüğümüz kişilerin yaptıkları
hatalar…
Durumu birkaç örnekle açıklayacak olursak boyu bir metre 50 santim
olan birinin modadan bu kadar iyi anlayıp takip ettiğini, stil sahibi
olduğunu bas bas bağırırken gidip (boy bir metre 50 santim olunca varın
bacak boyunu siz tahmin edin artık) o dizüstü çizmeyi, yerleri süpüren
uzun tuvaleti, blazer ceketi ve neredeyse on, on iki santim olan o
yüksek ökçeli pabuçları, o göbek ve basenlerine daracık kotları ve
suratlarındaki o aşırı makyajla bele kadar inen o uzun ve genelinde
platin sarısı saçları da dahil olmak üzere adeta annesinin kıyafetlerini
giyip makyaj malzemelerini çalarak gizlice suratına Allah ne verdiyse
sürüp sürüştürüp “Çok güzel oldum. En güzel benimmmm” diyen 5 yaşındaki
mutlu kız çocukları gibi gezinmesini anlamıyor, anlayamıyorum ben. Şu
anlattıklarım moda konusunda bu kadar iddialı olan biri için
yapılabilecek en ölümcül hatalardan bi kaçı olsa gerek!
Ya da tersi bir örnekle boyu uzun olmasına rağmen gidip bir on-on beş
santim topuklu giyerek sokaktaki elektrik direklerine benzeyen, yine
uzun boyuna rağmen göbek/beli kalın olan birinin kalkıpta tüm dikkatleri
o bölgeye çekmesi (olumsuz anlamda dikkat çekmesi), ya da bacak boyunun
uzunluğuna güvenip hiper mini! denilebilecek kısalıkta bir etekle
çekiştire çekiştire yürüyerek güzellikten ziyade “Ne yapıyor acaba?”
diyen bakışları üzerine çekerek yürümesi, güçsüz zayıf saçlarında bir
santim dahi kıvrım olmamasına rağmen sırf mankenlere özenip pırasa
misali uzatanlar moda konusunda bu kadar iddialı olan ve yukarıda sözünü
ettiğim sıfatları/ünvanları kendine mal edenler için yapılabilecek en
büyük hatalar aslında. Ve en yakınları dahi çıkıp eğriye eğri doğruya
doğru diyerek gerçeği söylemediklerinden ya da söyleseniz de bunu kabul
etmediklerinden (bu da ayrı bi konu tabii) kötü bir niyetiniz olmasa
dahi hemen “kıskanç “kişi olarak addedilebiliyorsunuz.
Bu kişiler bunları iddiasız olarak yapsalar kimsenin umurunda
olmayacak, göze bu kadar batmayacak, yaptıkları hataları telafi
edebilecek ve de alay konusu olmayacaklar belki. Lakin “moda ilahi, moda
otoritesi, stil zengini” gibi sıfat/unvan/tanımlamalarla modadan çok
iyi anladıklarını, söyleyip göz önünde olan kişiler mağaza vitrinleri
ve medya’dan gördüklerini kopyala yapıştır mantığıyla kendilerine
uygulayanlar açıkçası insanları arkalarından kendilerine güldürmekten
başka bir şey yapmıyor, yapamıyor ne yazık ki… Böyle insanların artık
delilik mi denir, özgüven mi, yoksa umursamazlık mı? Bu tutumlarına
hayran kalmamaksa elde değil!..
Bir şeyi söylüyorsanız (stil zenginiyim, moda’dan çok iyi anlarım
takip ederim diyenler) insanları sonuna kadar acımasızca eleştirip türlü
kulp takıyor ama sıra size gelince yaptığınız “hata”ları kabul etmiyor,
kendinize hiç toz kondurmuyorsanız o halde o söylediğiniz lafın ardında
durun ve gereklerini de yerine getirin. Yoksa kim ne giymiş, neyi nasıl
takmış bunlar önemli değil. Herkes bi şekilde bir şeyler giyiyor ve
sokağa çıkıyor. Özetle bi şeyden çok iyi anladığınızı söyledikten sonra
insanları olmayacak “hata”lar yaparak, kendinize güldürmeyin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder