Sayfalar

22 Haziran 2011 Çarşamba

"iyi niyetli" insanlar... hey hat! koru bizi bunlardan:S

Şu blog sayfasında yazdığım ilk yazıda bi iş durumunda bahsetmiştim ya hani.. İşte o işlerin biri adamlarla seri halde gönderilen karşılıklı e postaların “Bu oluşumda kaç kişi olacağız? Ücret nasıl olacak? İşleyiş nasıl olacak ayrıntılı bilgi?” gibi sualler eylediğim için birden bitiverdi… Ayrıca kendilerini usturuplu bir dille yerin dibine soktum fakat çıkarmadım orda kaldılar. Amaaaaan! Öfkem içimde kalmadı en azından ehihihi. Diğer iş durumuysa zaten temmuz 16’dan sonra başlayacak bi iş ve şehir dışında. O sebeple şimdiden anlatmaya gerek yok onu.

Neyse bu defa anlatacağım şey ailemde ve çevremde çokça gördüğüm, duyduğum bi durum. Her beş akademi mezunundan üçünde görüldüğü üzere “İşsizlik” sorunu.. Neden çevremizdeki insanlar sürekli “iyi niyetle(!)” hele de kendi çocuklarına asla “layık” görmeyecekleri işleri kalkıpta bizlere “ay şurda bilmem ne işi varmış eleman alınacakmış git hemen başvur, sen bizzat gitmediğin için böyle işsizsin internetten bakmakla iş mi bulunurmuş canım? Elden git sivini ver ” (–ki cv’de artık günümüzde mahalle arasındaki bakkal diycem ama o da kalmadı(!) ufak ölçekteki market diyeyeyim bari istendiğine(!) cv’nin ne olduğunu artık az buçuk herkes biliyor. ) derler???

Ve bu iş haberlerinin yüzde sekseni yalan yanlış çıkar ve bu meraklı “iyi niyetli” insanlar sürüsü bizlerin hayatına böyle bodoslama dalarak işsizlik güçlük derdimiz onları germiş gibi bizzat ilgilenirler bu durumla? Özellikle de (maalesef hemcinsiz) komşu kabile hatunları, aile büyükleri olan hatun kişiler(!)? Acaba kendilerine “menopoz teyze” oldukları bu dönemde evlilik programları, kocaya sardırma, altın günü aktiviteleri dışında başka bi uğraş mı bulamamaktadırlar? İşte bu cidden tam bi muamma ve de tez konusudur.

Bunun türün iş boyutundan ayrı bir de “hayırlı kısmet” bulanları vardır ki; böylesi durumlarda en uygun hareket yavaşça çaktırmadan söz konusu muhabbetinin döndüğü ortamdan zanızlamaktır. Hızlı ve fevri hareketler tüm dikkati hepten üzerinize çekeceğinden kaçma ihtimaliniz iyice düşecektir. O sebeple serinkanlılığınızı koruyup yavaş ama derin nefesler alıp verirken, sıfatınızda tarifsiz abuk bir gülümsemeyle bi yolunu bulup olay mahallinden kaçmanız sizin faydanıza olacaktır.

Bu komşu kabile kadınları ya da eş dost akrabalar ki sürekli size hatunsanız “aaa yaşın geldi turşunu mu kurucaz biz senin git artık yeter herkes yerini bilsin canım rahat etsin şu insanlarda (anne ve babadan bahsediyorlar burada) artık” diyerek serzenişlerde bulunurlarken. Er kişiler içinse askere gidip geldiyse “eee bak okul bitti askerlikte bitti artık helal süt emmiş temiz bi aile kızı bulup yuva kurmanın zamanıdır” ya da er kişi askere gidecekse “bak okul bitti askere de gideceksin eee artık bekleyecek bi şeyde kalmıyo sonrasında evlenir yuvanı kurarsın sende evladının mürüvvetini görmek her ana babanın hakkıdır” gibisinden cümleler kurarak tam anlamıyla kafanızı beyninizi s**erler. anladınız siz orasını artık. )))

Hiç sormaz ama bu eş dost, akraba, komşu kabile kadınları sizin düşüncenizi. Zira hayatlarının bu döneminde tek bi amaç için yaşamaktadırlar. İZDİVAÇ! Tez vakitte hatun/er kişiye “hayırlı” bi kısmet bulmak, sonra da engin(!) hayat tecrübelerinden öğütler vererek “yuva”sını kurması ve ivedilikle çoluk çocuk işlerine ehemmiyet vererek bOşbakanımızında dediği üzere en az 3 tane sıpalamaları üzerine bi güzel nasihatlar çekmelidir..

Derken başlar bi süre sonra eve gelip giden yahut dışarıda gördüğünüz kişilerin size sanki manavdaki elmaymışçasına “alıcı” gözüyle bakmaları, ebeveynlerinizin özellikle de annenizin aklına girerek “filancanın oğlu/kızı varmış doktormuş/öğretmenmiş iyi de anlaşırlar devlet kapısında iş işte rahat olurlar yarın çoluk çocuk yaparlar, evlerini de alırlar kredi çekip..” diye uzayıp giden geyikler dönmeye başlar. Önce bilmezsiniz bu muhabbetleri size söylenmez. Sonra sonra duyarsınız, haberiniz olur, hatta yetinmeyip o menopoz teyzeler bizzat kendileri yanınıza gelerek “bak beni yanlış anlama oğlum/kızım böyle böyle biri varmış erinde sonunda olacak bu iş.. Ay keşke bana da böyle gelseler. Beğenseler. Ne güzel bak... “ diye başlayan” cümlelerle bünyenizde kanı beyne sıçratıcı, gözlerde seğirmelere yol açabilecek tepkimelere yol açarlar. “Hı hı” deyip geçseniz bi derttir artık demesin ayrı bi dert! Kolunuzda sevgilinizle bi yerde görürlerse sizi (hatunsanız) adınız “o****uya, “hafif”e çıkar anında. Milletin dilinde yalan dolan istihbaratta meze olursunuz. Erkekseniz aferin “erkek adam”ın “manitası” olur zaten denilerek sırtınız sıvazlanır. Omuzlara alınırsınız adeta. Bi acayip toplum işte.

Birde bu insanlardan aman bana bulaşmasınlar diye muhatap olmamak adına kendinizi çekersiniz. Lakin ebeveynlerinizin kafa ütülemesi sonucu komşuluktur, “Ulen yaşına başına hürmettir. İnsanlık bende kalsın. Bi selam edeyim bari” deyip sadece karşılaştığınızda tebessüm eder selam eylersiniz –ki buna da bezelye beyinleriyle “aaaa hiç konuşmuyo hemen odasına kaçıyo asosyal mi ne?” diye bir de asosyal damgasını vurup yine kulisinizi yaparlar ardınızdan. Daha yazacak çok şey var dostlarım. Ama yazmaya da değmeyecek insanlar, değmeyecek muhabbetler bunlar. Hepimizin çevresinde var böyleleri. Olmaya da devam edecekler ne yazık ki. Bu türden uzaklaşmak namümkün zira her yerdeler. Öyleyse bunlara rağmen yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Sağduyulu davranıp kafa göz dalmamanız temennisiyle… )))

2 yorum:

Gözde GÜL dedi ki...

sana ''alıcı gözü'' koydum bilesin zıhzıh:

turuncu deniz dedi ki...

bilmukabele sevgili kült ablası ::))) sen buraya geleceksin nasılsa saatler kaldı bak bakalım bana nasıl bakıyosun ehihihihi